Odacı Osman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 Şubat 2017 Cuma
Assolist Serap
,
Aytekin Çakmakçı
,
Düttürü Dünya Pehlivan
,
Düttürü Dünya Serap
,
İnsan İlişkileri
,
Kayınço
,
Odacı Osman
,
Patron Necip
,
Yeni Gerçekçilik
Hiç yorum yok
Pehlivan' ın Hiçlikle ve Yoklukla Mücadelesi (6)
Posted by
Düttürü Dünya,
on
16:11
Günler geçmekte, Mehmet pavyon-ev rutinine devam etmekte vemümkün olduğu kadar kayınçosu ile yüz yüze gelmemeye çalışmaktadır. Ama kayınço Osman gece pavyona gelip son ihtarını da verir.
Düt Düt’e ihtar çeken sadece o da değildir. Ek iş yorgunluğu ile geciktiğinde patron Necip Bey “bir daha olmasın” der sahneye doğru giderken.
Ama en sert ihtar ya da ağız dalaşı Düt Düt’ün bir gece assolist Serap’ın arkasından bilerek birkaç kez yanlış nota basarak kendince eğlenmeye belki de kendi çapında kapris yapmaya çalışmasının ardından gelir. Ara verildiğinde pavyonun dar koridorunda Düt Düt ve Serap karşı karşıya gelirler. Serap çok kızgındır:
“Söylerim Necip abiye, siktir eder seni… Sen o boruyu anana öttür”.
“Ben sanatıma laf söyletmem”.
“Sanatına sıçayım. Senin o çaldığın klarneti ben kıçımla çalarım.
Nota bilmez, usul bilmez. Başımıza besteci kesildi. Hayvan… Askerde iki
boru üflemiş”.
Hikâyenin doruk noktası -aslında Düt Düt’ün akmakta olan hikâyesi ile ilgisi pek de yokmuş gibi görünen- filmin ortalarında karşımıza çıkar. Assolist Serap gecikmiştir, yedek sanatçı hazırlanıncaya kadar sabırsızlanmaya başlamış olan seyirciyi oyalamak gerekmektedir. Patron Necip Bey gerektiğinde bir tefle bile seyircinin gaza getirileceği gerçeğinden yola çıkarak Nermin hazırlanana kadar Pehlivan çıkacak sahneye’ direktifini verir.
Ardından adeta bir maç öncesinde sporcusuna taktik veren bir antrenör gibi Pehlivan’a tavsiyede bulunmayı da ihmal etmez: “Göreyim seni pehlivan. Kendini kaptırıp da fazla uzatma ha. Alkış patlayınca kaldır herifi vur yere”. Pehlivan anlamıştır: “Baş üstüne efendim.”
Bu noktadan -yani bir garsonun sahnenin ortasına Pehlivanın rakibini getirmesinden itibaren- karşılaşma bitene kadar geçen yaklaşık 5 dakika kanımızca dünya yeni gerçekçilik filmlerinden seçme sahneler antolojisinde (bulunmamakla birlikte hazırlanmasında fayda vardır) yer almayı hak ettiği kanısındayız.
Pehlivanın rakibinin bir sandalye olduğu gerçeği tam bir sürprizdir seyirci açısından. Pehlivan üstünde bir yün atlet, ayakkabılarını çıkartmış ve pantolonunun paçalarını sıvamış bir şekilde sahneye gelir ve sanki er meydanındaymışçasına hafiften rakibini yoklamaya ve el ense çekmeye başlar. Bu arada Düt Düt ve yoldaşı Rıfat ortama uygun müziği arka planda ve ayakta çalmaya devam etmektedirler. Seyirci bu beklenmedik görüntüye şaşılacak kadar çabuk uyum sağlar ve coşkuyla alkışlamaya, pehlivanı desteklemeye bir taraftan da “bravo pehlivan, kurtul ondan, kafakola al, çevir hadi ulan, kaldır onu, silkele” şeklinde taktik vermeye çalışırlar.
İşte o noktada Çakmakçı’nın kamerası yakın plana geçer, pehlivanın o ‘hiçliğe-yokluğa’
karşı sonuçsuz savaşının yüzüne yansımasını arka planda garip, tarifi zor bir ışık huzmesinin eşliğinde yakalar. Pehlivan rakibini tuttuğu gibi kündeye alır ve ayağa kalkar. Seyirci adeta çıldırmıştır ve rakibin harcanmasını beklemektedirler. Artık zamanın geldiğine inanan Pehlivan rakibini sallar atar. Coşku büyüktür. Pehlivan son derece alçak gönüllü bir şekilde selamını verir ve sahneyi terk eder. Gösterinin hayal kısmı bitmiştir ama pavyon ve insan gerçeği halen devam etmektedir.
16 Şubat 2017 Perşembe
Ankara Altındağ
,
Ankara Bakanlıklar
,
Ankara Kızılay
,
Ankara Ulus
,
Bekçi Cabbar
,
Çakmakçı
,
Kayınço
,
Konur Sokak
,
Odacı Osman
,
Ulus Atatürk Heykeli
Dert Etme Sen, Dert Etme Kendine (3)
Posted by
Düttürü Dünya,
on
16:41
Şehrin o acımasız ortamında bir garip hayal âleminde yaşamaktadır ama geçerliliğine öylesine inandığı bir hayal âlemidir ki bu,
sahtekârın ve fırsatçının önde gideni, oturduğu evin sahibi, her ay kira ödemek zorunda olduğu ve evi bir müteahhide yıksın diye veren ve de Mehmet bir an önce biraz para biriktirsin ve bir başka eve çıksın diye ona ilgisiz işler önererek sonunu çabuklaştıran kayınçosu bakanlıklardan birisinde odacı Osman’ın bulduğu ilk iş olan Kızılay’da Konur Sokak civarındaki çakmak tamirciliğini işinden bile “ben sanatçı adamım, ne anlarım çakmak gazından hava gazından” ve “bizim meslekten birileri görecek diye ödüm kopuyor” diyerek sıyrılmaya çalışır. “
Gece biter, Mehmet, Rıfat ve ekmekçide karşılaştıkları bekçi Cabbar birlikte Ulus Atatürk heykelinden yukarıya evlerine, Altındağ gecekondu mahallesi, doğru yürümeye başlarlar. Bir ara Mehmet onlara da yeni bestesini okur.
Rıfat çok iyi satacağını söylediğinde Mehmet bir başka hayat gerçeğini devreye sokar: “Tabii satar. Bu milleti ağlatacaksın”
.
sahtekârın ve fırsatçının önde gideni, oturduğu evin sahibi, her ay kira ödemek zorunda olduğu ve evi bir müteahhide yıksın diye veren ve de Mehmet bir an önce biraz para biriktirsin ve bir başka eve çıksın diye ona ilgisiz işler önererek sonunu çabuklaştıran kayınçosu bakanlıklardan birisinde odacı Osman’ın bulduğu ilk iş olan Kızılay’da Konur Sokak civarındaki çakmak tamirciliğini işinden bile “ben sanatçı adamım, ne anlarım çakmak gazından hava gazından” ve “bizim meslekten birileri görecek diye ödüm kopuyor” diyerek sıyrılmaya çalışır. “
Gece biter, Mehmet, Rıfat ve ekmekçide karşılaştıkları bekçi Cabbar birlikte Ulus Atatürk heykelinden yukarıya evlerine, Altındağ gecekondu mahallesi, doğru yürümeye başlarlar. Bir ara Mehmet onlara da yeni bestesini okur.
Rıfat çok iyi satacağını söylediğinde Mehmet bir başka hayat gerçeğini devreye sokar: “Tabii satar. Bu milleti ağlatacaksın”
.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)