Ankara Ulus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
16 Şubat 2017 Perşembe
Ankara Altındağ
,
Ankara Bakanlıklar
,
Ankara Kızılay
,
Ankara Ulus
,
Bekçi Cabbar
,
Çakmakçı
,
Kayınço
,
Konur Sokak
,
Odacı Osman
,
Ulus Atatürk Heykeli
Dert Etme Sen, Dert Etme Kendine (3)
Posted by
Düttürü Dünya,
on
16:41
Şehrin o acımasız ortamında bir garip hayal âleminde yaşamaktadır ama geçerliliğine öylesine inandığı bir hayal âlemidir ki bu,
sahtekârın ve fırsatçının önde gideni, oturduğu evin sahibi, her ay kira ödemek zorunda olduğu ve evi bir müteahhide yıksın diye veren ve de Mehmet bir an önce biraz para biriktirsin ve bir başka eve çıksın diye ona ilgisiz işler önererek sonunu çabuklaştıran kayınçosu bakanlıklardan birisinde odacı Osman’ın bulduğu ilk iş olan Kızılay’da Konur Sokak civarındaki çakmak tamirciliğini işinden bile “ben sanatçı adamım, ne anlarım çakmak gazından hava gazından” ve “bizim meslekten birileri görecek diye ödüm kopuyor” diyerek sıyrılmaya çalışır. “
Gece biter, Mehmet, Rıfat ve ekmekçide karşılaştıkları bekçi Cabbar birlikte Ulus Atatürk heykelinden yukarıya evlerine, Altındağ gecekondu mahallesi, doğru yürümeye başlarlar. Bir ara Mehmet onlara da yeni bestesini okur.
Rıfat çok iyi satacağını söylediğinde Mehmet bir başka hayat gerçeğini devreye sokar: “Tabii satar. Bu milleti ağlatacaksın”
.
sahtekârın ve fırsatçının önde gideni, oturduğu evin sahibi, her ay kira ödemek zorunda olduğu ve evi bir müteahhide yıksın diye veren ve de Mehmet bir an önce biraz para biriktirsin ve bir başka eve çıksın diye ona ilgisiz işler önererek sonunu çabuklaştıran kayınçosu bakanlıklardan birisinde odacı Osman’ın bulduğu ilk iş olan Kızılay’da Konur Sokak civarındaki çakmak tamirciliğini işinden bile “ben sanatçı adamım, ne anlarım çakmak gazından hava gazından” ve “bizim meslekten birileri görecek diye ödüm kopuyor” diyerek sıyrılmaya çalışır. “
Gece biter, Mehmet, Rıfat ve ekmekçide karşılaştıkları bekçi Cabbar birlikte Ulus Atatürk heykelinden yukarıya evlerine, Altındağ gecekondu mahallesi, doğru yürümeye başlarlar. Bir ara Mehmet onlara da yeni bestesini okur.
Rıfat çok iyi satacağını söylediğinde Mehmet bir başka hayat gerçeğini devreye sokar: “Tabii satar. Bu milleti ağlatacaksın”
.
Ali Karadoğan
,
Ankara Pavyon
,
Ankara Ulus
,
Cezmi Baskın
,
Darbukacı Rıfat
,
Düt Düt Mehmet
,
Düttürü Dünya
,
Zeki Ökten
Hiç yorum yok
Giriş ve Herşeyin Başladığı Yer (1)
Posted by
Düttürü Dünya,
on
15:47
Zeki Ökten, hem kendisinin hem başkalarının yaptığı işe duyduğu
saygı nedeniyle filmleri hakkında konuşmaktan ve röportaj vermekten kaçınan
-aslında birçok şey hakkında fazla konuşmayan- bir insan. Ali Karadoğan’ın
inatla izini sürmesi (peşini bırakmaması demek belki daha uygun) sonucu
2007’de İstanbul’da gerçekleştirdiği ve de aynı yıl yayımladığı Yoksul: Zeki
Ökten derlemesinin içinde yer alan yaklaşık 25 sayfalık bir röportaj onun sinema görüşünü, filmlerinde yansıttığı gerçekçiliğinin kökenlerini biraz olsun
anlamak için elimizdeki tek kaynak niteliğinde.
Karadoğan sunuş yazısında, hem Kapıcılar Kralı ve Yoksul’da hem
de Düttürü Dünya’da belirli yaşam alanlarına ilişkin birer deney alanının seyirciye sunulduğunu belirtir ve Düttürü Dünya’da ana karakter klarnetçi Düt
Düt Mehmet’in çalıştığı pavyonun da kentin “karanlık yüzünü” simgelediğini ekler. Bu ifadeyi başlangıç noktamız olarak alabiliriz.
Film daha sonra Ankara’nın Ulus semtinde olduğunu göreceğimiz adı belirsiz bir pavyonun
içinde fonda çalan göbek havası eşliğinde siyah beyaz karolarla kaplı pistte
göbek atmakta olan (erkek) müşterilerin görüntüsüyle açılır. Ardından sahnenin bir köşesinde kendilerine ayrılmış bölmede diğer müzisyenlerle birlikte
klarnetini çalmakta olan Düt Düt Mehmet’i ve yakın dostu darbukacı Rıfat’ı
görürüz. Pek keyifli görünmemektedirler ama Mehmet’in sıklıkla tartıştığını göreceğimiz (as)solist Serap’a eşlik etmektedirler.
saygı nedeniyle filmleri hakkında konuşmaktan ve röportaj vermekten kaçınan
-aslında birçok şey hakkında fazla konuşmayan- bir insan. Ali Karadoğan’ın
inatla izini sürmesi (peşini bırakmaması demek belki daha uygun) sonucu
2007’de İstanbul’da gerçekleştirdiği ve de aynı yıl yayımladığı Yoksul: Zeki
Ökten derlemesinin içinde yer alan yaklaşık 25 sayfalık bir röportaj onun sinema görüşünü, filmlerinde yansıttığı gerçekçiliğinin kökenlerini biraz olsun
anlamak için elimizdeki tek kaynak niteliğinde.
Karadoğan sunuş yazısında, hem Kapıcılar Kralı ve Yoksul’da hem
de Düttürü Dünya’da belirli yaşam alanlarına ilişkin birer deney alanının seyirciye sunulduğunu belirtir ve Düttürü Dünya’da ana karakter klarnetçi Düt
Düt Mehmet’in çalıştığı pavyonun da kentin “karanlık yüzünü” simgelediğini ekler. Bu ifadeyi başlangıç noktamız olarak alabiliriz.
içinde fonda çalan göbek havası eşliğinde siyah beyaz karolarla kaplı pistte
göbek atmakta olan (erkek) müşterilerin görüntüsüyle açılır. Ardından sahnenin bir köşesinde kendilerine ayrılmış bölmede diğer müzisyenlerle birlikte
klarnetini çalmakta olan Düt Düt Mehmet’i ve yakın dostu darbukacı Rıfat’ı
görürüz. Pek keyifli görünmemektedirler ama Mehmet’in sıklıkla tartıştığını göreceğimiz (as)solist Serap’a eşlik etmektedirler.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)