Düttürü Dünya Filmi

16 Şubat 2017 Perşembe

Pavyon Rutini ve Tosun Pavyon Gerçeği (2)

Kamera acele etmeden bize pavyonun içini gösterir: masalarda bekleyen sıkıntılı konsomatrisler, servis edilen yanan meyve tabakları, Serap’ın başından aşağı boca edilen kırpılmış kâğıt dolu tabaklar. İç mekân kişileri görebileceğimiz kadar aydınlık, ama salonun arkasında masasına çağırdığı ve kendisine bol bol içki ısmarlatan konsomatristi ‘götürmeye’ çalışan müşterilerin çabalarını ancak seçebileceğimiz kadar da loştur.Solist şarkısını bitirdiğinde verilen aradan Mehmet ve Rıfat evlerine gitmek üzere mekândan ayrılana kadar geçen zaman diliminde birçok ayrıntıyı yeni gerçekçilik yaklaşımına uygun bir biçimde görürüz ve duyarız:


  • Pavyonun müşteri çekme açısından pek de parlak durumda olmadığını (Mehmet: “Tosun pavyonda sorun yok, ağzına kadar dolu”
  • Mehmet’in yakın arkadaşına bile sigarayı tane ile ve hesabını tutarak verdiğini.
  • Pavyon mutfağında ustanın Mehmet için zulasında bir şişe rakı tuttuğunu
  • Mehmet’in devamlı beste yapmakla uğraştığını (Usta: “Her akşam bir beste yapıyorsun”

Sonra vestiyerde görevli Pehlivan lakaplı görevli ile tanışırız. Hikâyenin ortalarına doğru kendisi belki de yeni gerçekçilik çerçevesinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilmesi gereken bir sahnede de
karşımıza çıkacaktır. Verilen ara bittiğinde sahneye dansözümüz çıkar.


Ökten, dansöze filmin başında ve de sonunda oldukça yer vermiştir ve her iki sahnede de Düt Düt -farklı nedenlerle de olsa- (sınırlı) hünerini göstermektedir bize.


Mehmet karakterini senarist Bugay kendi tecrübelerinden ve gözlemlerinden faydalanarak yaratmıştır.
Tam anlamı ile hayatından bezmiş, bitik ve başarısız bir adamdır Mehmet. Askerde az çok çalmasını öğrendiği klarnetinden başka hiçbir sermayesi yoktur. Daha da vahimi, kendisine “değeri bir türlü anlaşılamamış, keşfedilememiş ve şöhreti her an yakalamak üzere olan bir anatçı” kimliğini uygun görmüş olmasıdır.