“Kalk git Çankaya’ya, 6.000 liraya boklu bez yıka. Ama 7.000 liraya bile millet nazlanıyor… 6.000’e çalışacak kadın mı yok Ankara’da”.
Ekmeğin aslanın ağzında olduğu gerçeğini hikâyenin ortalarına doğru Düt Düt Mehmet de acı bir biçimde öğrenecektir.
![]() |
Evde pavyona gitmeden önce klarnetini hazırlayan, ayaküstü prova yapan Mehmet’e küçük kızı da dansöz taklidi yaparak eşlik eder ve kamera aniden evin oturma odasından pavyona geçiş yapar. Bu bağlantıyı belki de -hikâyenin sonunu dikkate aldığımızda- ileriye yönelik bir gönderme olarak
da yorumlamak mümkündür.
Pavyonda zaman sanki hiç geçmemekte, adeta yerinde saymaktadır. Aytekin Çakmakçı’nın kamerası hiç acele etmeden mekânın içini bize limitleri dâhilinde göstermektedir. Zaten filmin toplam süresi içinde pavyon sahnelerinin oranı göz önüne alındığında Ökten' in bu ortamı neredeyse Mehmet’in hikâyesi
kadar öne çıkartmaya çalıştığını da algılayabiliriz. Ökten bunu yaparken kamerayı hemen her zaman etrafına bakınmakta olan orta boylu bir insanın göz eviyesinde tutmayı tercih etmiştir. Bu öyle çok da dikkatli bakan bir çift göz değildir ama durduğu yerden başını her çevirdiğinde bize belki de o zamana
kadar görmediğimiz duymadığımız bir şey göstermekte ya da söylemektedir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder